22 Mart 2017 Çarşamba

İstanbul Kırmızısı




Eve geldim,direkt bilgisayar başına oturdum. Aklımdaki sahneler,replikler tazeyken biraz filmden bahsetmek istedim. Konusundan bahsedemeyeceğim,zira Ferzan yine ‘’anlaşılamayan’’ filmlerinden bir tane daha yapmış,takıma eklemiş sdşlkglşskglsk (ek not : yanımda küçük bir kız oturuyordu o.o sürekli konuştu,susturamadık da. Onun yüzünden de ara ara filmden koptum)

Öncelikle filmi bana haber veren annemdi. Çeviri başından kalkamıyorum diye resmen hayatla iletişimimi koparmış durumdayım. Neyse işte,birkaç hafta meşguliyetin sonucunda filmi araya sıkıştırabildik. Sonunda izledik.

Beni tanıyan bilir,ben Ferzan Özpetek’in filmlerine bayılırım. Kendisini biraz geç tanıdığım doğrudur. 3 sene önce ‘’Hamam’’ filmiyle tanıdım onu. Televizyonda denk gelmiştik. Ve sonra da filmi indirip bir kez de kendim izledim. Çünkü televizyonda izlerken kopukluklar olduğunu hissetmiştim. Yanılmamıştım da sdlgksşlgk (hep hamam sahneleri kırpılmıştı sşdlgdlşskgslşk- . Hamam filmini ‘’Serseri Mayınlar’’, işte efendime söyleyeyim ‘’Cahil Periler’’ , ‘’Saturno Contro’’ takip etti. Bir tane daha filmini izledim de onun adını unuttum…İstanbul Kırmızısı’ndan bir öncekiydi işte ksşlgkslşkg

Ben şimdi aklımdakileri açıkça söyleyeceğim, umarım bana kızmazsınız. Gerçi bu yorumu yapabilmek için de çok tecrübeli değilim çünkü çok Türk filmi izlemiş değilim. Bana göre Türk filmleri birkaç kategori altında toplanıyor ;

Absürt komedi ( bunlar bol bol küfür içerir hatta )

Aşk filmi veya romantik komedi

Yöre insanını ele alma

Tuhaf inli cinli filmler

Bunun dışında elbette çok başka konulara sahip filmlerimiz var,festival filmlerimiz var. Ama  açıkcası ülkemizde ilgi gören filmler bu 4 kategoriden ibaret. Ve ben şuanda Ferzan’ın bu filmini nasıl bir kategoriye koymalıyım bilmiyorum.

İstanbul’u hiç sevmem,oldum olası sevmemişimdir. Çok kalabalık,çok gürültülü. ÇOK OLAYLI. Ve diğer bir yandan da İstanbul’u hiç böyle görmemiştim. Dizilerde ve filmlerde İstanbul’un hep romantik yanları yansıtılır. Köyden şehre inenlerin hayatta kalma mücadelesi anlatılır (töre dizilerine gönderme sdlşkglşdsk ) . Ya da İstanbul’un hızı anlatılır. Ordaki yaşamın hızına bir çanta dolusu entrika da eşlik eder falan hatta. Hepimize tanıdık geldi değil mi ? Ama İstanbul’un Kırmızısı İstanbul’un depresifliğini gösteriyordu sanki. Yani benim algıladığım bu oldu.

Bu filmde daha önce hiç görmediğim bir İstanbul unsuruyla karşılaştım .(Böyle başka film varsa önerin kuzularım) Metropol insanlarının sıkıcı,bayıcı hayatı. Filmin ilk sahnesinde bu anlatılıyordu ve resmen taşmıştı o bayıcılık. Boğucuydu biraz.

Filmde o kadar çok ünlü isim vardı ki. Yani küçücük bir rolde oynayan adam bile nasıl ünlü…eee herkes bir Ferzan filminde oynayamaz. Yalnız bu Ferzan Serra’yı çok seviyor ha. Adamın her filminde var (Y)

Biraz karakterlere değinecek olursam –konudan spo yok bu sefer sklgşlsk spo var diye yazılarımı okumuyorlar sonra- Tuba Büyüküstün kısa saçları ve sade giyimiyle çok zarifti. Onu hiçbir zaman güzel bulmamışımdır ama çok karakteristik bir yüzü olduğunu düşünüyorum. –Hatta bunu genele yayabilirim. Filmdeki bütün oyuncularla gurur duydum. Bizim de oyuncularımızın çok özel,karakteristik duruşları var-Ve dediğim gibi çok zarif. Nejat İşler çok güzel toparlamış kendisini. Halit Ergenç kariyerinde emin adımlarla ilerliyor. Ama tabiki de benim filmde en çok beğendiğim karakter,en sevdiğim oyuncu Mehmet Günsür oldu. Tam bir karakter oyuncusu o da. Adamı hangi rolde görmedik Allah aşkına ? Kapaktaki kolye bu alaka diyordum ki meğersem onun boynundaki kolyeymiş. Bu arada Hamam’daki Baby Mehmet Günsür hepimizin aklında değil mi :))



Hadi bir tane spo sdşlgksdlgşks filmde Nejat İşler’in oynadığı ‘’Deniz’’ karakteriyle Mehmet Günsür’ün oynadığı ‘’Yusuf’’ karakteri aşıklardı. Zaten bunu da yapsa yapsa Ferzan abimiz yapardı. Başka kimse böyle bir şeye cesaret edemezdi.  Birbirlerinde bir sürü şeyi keşfetmişler. Öpüşmeyi,dokunmayı,okşamayı… Yusuf karakteri bunu söylediğinde biraz duygulandım doğrusu. Romantik sahneler isterdim ama Ferzan, Türkiye’nin nabzına göre şerbet vermiş. İyi etmiş. Eleştiri oklarını almamış üzerine. Ama ben ileride bizim oyuncularımızdan da cesur filmler istiyorum.
Filmin çekim kalitesi aşırı güzeldi. Yani görsel öğeler çok hoşuma gitti benim. O tuhaf Kırmızı Yalı. Deniz’in odası. Mehmet Günsür’ün uyuşturucu bağımlığı yüzünden morarmış göz altları vs vs

Filmin en sonunda bu filmin romandan esinlenerek yapıldığını öğrendik. Ben pek bir şey anlayamadım filmden. Bu yüzden romanını okumayı çok istiyorum. -Ferzan Özpetek aynı zamanda yazar mıydı ? hiç bilmiyordum o.o.- Yusuf ve Deniz’in çocukluklarını,aşklarını çok merak ediyorum. Filmde bunlar yansıtılmış olsa , cesur bir şekilde anlatılsa zaten 9.8 puan alırdı bu film. Kesin yani,bunu net söylüyorum.




Ara ara Deniz karakterinin Orhan’a bakışlarını yakaladım. Böyle şezlongta uzanırlarken. Zaten daha filmin başıydı orası. Ben dedim. Ahanda bu Deniz abim filmin eşcinsel karakteri diye. –sonra Yusuf da hortladı- Neyse işte öyle yani sdlkgdşlkds kitabını okuyup yorumlamayı çok isterim. Aklım şuan biraz gidik. Filmin etkisinden çıkamadım. Kesin unuttuğum şeyler de oldu. Görüşürüüüüzzzzzz


Not  : Closet Monster çevrilmiş ya şlskdgşdlskgşlskgşlsgdkşlskgşls şansım işte. Tam ben ingilizce izlerim çevrilir sldkgşldsk onu da yorumlamam lazım ama hala yapamadım of

14 Mart 2017 Salı

Queen Of The Ring (2017)



Efendim,sizlere çok tatlı bir mini diziyle geldim. Daha doğrusu buna ''mini dizi'' mi denilir pek emin değilim ama bölümlerin her birisi yarım saat. -yani mini dizi oluyor işte ksldgşlskgls-




Birazcık konusundan bahsedeyim.

Kapakta yüzünü pek göremediğimiz hanım kızımız Nan Hee kısa boylu,dağınık saçlı ve erkeklerin pek beğenmediği bir tiptir. Çok sade giyinir. Belki de kendisini hiç sevmediğinden ve erkeklerin onu nasıl olsa beğenmeyeceğini düşündüğünden midir nedir kendisine pek bakmaz da. Kendisini sevmiyor dediğim gibi, kendisine hiç güveni de yoktur tabiki. Çünkü daha önce hiçbir erkek ona onu sevdiğini söylememiştir,hiç sevgilisi olmamıştır.

Bir güzel sanatlar fakültesinde (of okulun ismini de yazmışlardı oysa, Munsong Üniversitesi olması lazım) okuyan Nan Hee'nin bölümü resimdir (yani ben öyle anladım,ingilizce altyazılı izledim ama ingilizce altyazı da berbattı. Şansım işte. Türkçe'ye çevirmeye çalışan ''Malum siteye'' girmiyorum :)) ) . Bir gün Nan Hee okula gider ve sınıfına doğru yol alır. Arkadaşı onun için bir yer tutmuştur. Arkadaşının tuttuğu yere ilerleyen Nan Hee oturacağı sırada aşırı yakışıklı bir çocukla karşılaşır. Çocuk kafasına bir kapşon geçirmiştir ve gergin bir şekilde ''bir şeyi'' beklemektedir. Nan Hee  sırasına gider ve ''Burası benim yerimdi sanırım'' der. Çocuk sandalyede biraz yana kayar, Nan Hee'ye oturması için küçücük bir yer açar. İki salak birkaç dakika küçük sandalyede yan yana, öylece otururlar. Nan Hee der ki ''Böyle oturursak nasıl resim çizeceğiz?'' Çocuk susar. Sonra kızın yüzüne üfler. ''İçki kokuyor muyum'' der. Nan Hee de ''Daha ilk dersten nasıl içki içersin?'' gibi bir şey der. Çocuk ''Gerginim'' der. Her neyse şlskdgşls bu arada Proföser sınıfa girmiştir falan. Birkaç dakika sonra da adam ''Başlayalım mı?'' der. Çocuk ayaklanır,üstündeki kapşonluyu çıkarır. Kıza ''Beni güzel çiz'' der ve güzel beyaz gövdesiyle (dlşkgşlskdgşslk) sınıftaki geniş bir minderin üzerine oturur.

Bu yakışıklı çocuk resim bölümü öğrencileri için modellik yapacaktır yani sdlkgşslkglş (ay ne güzel konu sdkgkls o değil de benim de ablamın bir arkadaşı var,güzel sanatlar öğrencileri için modellik yapıyor. Ve o tamamen soyunuyor şlskgşlkdslşgkdsşl ''Sanat için soyunmak'' bu olsa gerek demek isterdim de o para için soyunuyor. Bayağı para kazanmış şuanda,biraz ego da yapmış kendisine. Çok zayıf ve kemikli bir vücudu olan bir erkek. Ondan onu gördükleri gibi ''Modelimiz olur musun'' demişler)

Nan Hee çocuğu çok beğenir. Hayran hayran izlerken de onu bir güzel çizer. Çocuk ders sonunda yanına gelip resme bakar ve ''Çok güzel'' der. Sonra da ortalıktan kaybolur. Bir 6 ay kadar falan da hiç birbirlerini görmezler.

Fakat birgün Nan Hee yarı zamanlı bir işe gider. İşi bir defilede çalışmaktır. Girişte konuklara selam verip ''Hoşgeldin'' demesi gerekmektedir. Kendisi gibi üç kız daha bu iş için gelmişltir. Yalnız diğer üç kız aşırı uzun boylu ve manken gibilerdir. Defile işini yöneten abi üç kızın nerede duracağına karar verdikten sonra Nan Hee'ye bakar ve şaşkınlıktan öylece kalır -diğerlerine göre onu çirkin buldu diye-. O sırada da defilenin platformunu kuran çalışanlardan üç kişi yaralanmıştır. Adam Nan Hee'yi konukları selamlaması için giriş kapısına göndermek yerine sahne kurulumuna gönderir. Kısa boylu Nan Heemiz eline alır çiviyi çekici sahneyi kurar. Bunu hem para için yapar hem de Defiledeki görev dağılımını yöneten abi kovulmasın diye (iyi yürekli kızımız)

Nan Hee canı çıka çıka sahneyi kurmayı bitirir. Defile başlar. Hanım kızımız sahne arkasında oturur ve dinlenir. Defilenin bitmesine çok az bir zaman kala sahnedeki boardlardan birisi sallanmaya başlar. Nan Hee devrilmek üzere olan boardın önüne kendi bedenini atar. Sırtını yaslar düşmesin diye. Çünkü düşerse domino effect misali bütün boardlar devrilecek hatta mankenler altında ezilecektir.

Bu olay yaşanmadan önce de resim bölümü için mankenlik yapan yakışıklı çocuğumuz defileye bir arkadaşıyla gelmiştir. Sahnedeki bir modeli çok beğenir. Yalnız birkaç saat öncesinde de sevgilisinden ayrılmıştır dsglsdgisş. Sevgilisi de I.O.I'dan Sohye sdlşgdsşlgks dizide I.Q.I yapmıslar yalnız grubun adını :D

Bu çocuğun durumu da şu ki : bir kızı çok severse ondan hemen bıkıp ayrılıyor. Her neyse,mankeni çok beğendi diye sahne arkasına giden çocuğumuz Nan Hee'yi görür. Hemen o da sırtını boarda verir. İkisi birlikte güç bela boardı sabit tutmaya çalışırlar. Birbirlerine güç verirler,vs. Neyseki defile biter. İkisi de aynı anda boardın önünden çekilirler ve Nan Hee çocuğun üzerine düşer. Birkaç dakika sarılırlar. Sonrasında da çocuk demin gözüne kestirdiği mankenin yanına gider. Gitmeden önce de der ki ''Bu kadar güzel bir kız ölseydi çok üzülürdüm''

Yani manken için diyor salak...

Nan Hee bu arada kolunu da kesmiştir boardı tutarken :( çirkin olduğu için çok üzülür ve ağlar...

Biz işte bu sahneden sonra Nan Hee'yi odasında görüyoruz. Eline almış maket bıçağını, çocuğu çizmişti ya tuvale. Tuvali parçalamaya kalkıyor. Acayip sinirli. Sonra sinirinden gidip annesine çatıyor. Estetik ameliyatı için ondan para ister vs vs Yalnız bu arada bir şeyi fark eder. Nan Hee'nin annesi ortalama bir güzeldir fakat babası aşırı yakışıklıdır. Annesi babasını nasıl tavlamıştır anlayamaz. Bu aklına takılır.

Sonraki sahnelerde Se Gun'un,yani soyunan çocuğun (dsklsgdlkskl) da aslında Nan Hee ile aynı okulda olduğunu görürüz. Moda tasarım bölümünde okuyan gencimizin bakir olduğunu da duyarız lkdsdşkgsşlkgsl

Se Gun'un da bir süredir aklında çok güzel bir kız vardır. Bu kızı geçenlerde Namsan'da (yanlış hatırlamıyorsam tabi) görmüştür ve kız defterini düşürdüğünde düşen defteri kıza o vermiştir. Artık kıyafetlerini tasarlarken gözünün önünde hep o kız canlanmaktadır. Elbiseleri onu hayal ederek çizer. Bir tasarım yarışması vardır ve buna katılacak olan Se Gun, geçenlerde gördüğü kızın modeli olmasını ister. Modeli o olursa yarışmayı kazanabileceğini düşünmektedir. Yalnız kızı bir daha görememiştir.

Gelelim en can alıcı sahneye. Nan Hee'nin annesi kızının elinden tutar ve Nan Hee'nin babasını nasıl tavladığını kızına anlatır. Bir arada olmalarını sağlayan şey bir yüzüktür. Nesillerdir Mo ailesinde olan bu yüzüğü hep kadınlar kullanmıştır. Ortalama görünüşlere sahip olan -hatta bazıları pasaklıydı söyleyeyim şimdi dlsşgklsşk- Mo ailesinin kadınları bu yüzük sayesinde hep yakışıklı erkeklerle evlenmişlerdir.

Bu sihirli yüzüğü, hoşlandığı erkek Nan Hee'ye takarsa Nan Hee artık o erkeğin gözüne başka görünecektir. Güzel görünecektir. Ama olduğundan farklı birisi olacaktır gözünde.

Nan Hee buna inanmaz ama annesinden yüzüğü alır. Parmağına takar. Sonra okulda Se Gunla karşılaşır. Se Gun'a içki içmeye gidelim der. Se Gun başta ''Neden seni gibi bir kızla içki içeyim'' gibi bir şey derken Nan Hee de ''Çok güzel bir kız daha gelecek'' der,Se Gun ikna olur.

İkili sarhoş olduktan sonra Nan Hee Se Gun'a bu ''Bu beni son görüşün olacak,ortadan kaybolacağım'' gibi şeyler der. ''Sihir yapacağım'' der. Yüzüğünü çıkarır ve Se Gun'a uzatır. Yüzüğü parmağına taktırır.

Ve böylece olaylar başlar...

Nan Hee artık Se Gun'un gözünde tamamen başka bir kızdır. Güzel bir kızdır.
Fakat şöyle bir durum var. Yüzük parmağında oldukça Se Gun'a güzel görünecek. Yani yüzük hep parmağında olmalı. Ama aynı şey annesi için de geçerli. Yüzüğü paylaşmak zorunda kalıyorlar bu yüzden. Sabahtan, akşam saat 6-7'ye,yani babasının işten eve dönüş saatine kadar yüzük Nan Hee'nin parmağında,geriye kalan zaman zarfında da annesinde.

Şimdi daha da can alıcı bir noktaya geliyorum. Se Gun'un gözündeki Nan Hee, Se Gun'un geçende görüp de çok beğendiği kızdır ! -bu arada Se Gun Nan Hee'nin isminigerçek halini gördüğünde hiç sormamış,öğrenmemiştir. Onun gözündeki Nan Hee bu güzel kızdır.-



ÇOK ÇOK DAHA  HEYECANLI NOKTALAR VAR DİZİDE. Ama  söylemeyeceğim. İzleyip görürsünüz. Bayağı karmaşıklıklar dönecek dizide. İçim heyecandan şey oldu bir lskdglşdkslş

Ben konuyu çok beğendim ya. Yalnız bu kadar güzel bir konunun mini bir diziyle harcanması beni biraz üzdü. Şöyle biraz daha uzun bir dizi olsaydı -bölümlerin uzunluğu anlamında- çok izletirdi kendisini dizi.

 Bir de beni şaşırtan bir konuya değineyim. Meğersem MBC ,Three Color Fantasy adı altında üç tane mini dizi -bir tanesi bu işte- yayınlamış. Ve bir tanesi de başrolünde Suho'nun yer aldığı The Universe's Starmış !





(Kapağı çok güzel değil mi ya bütün dizilerin ? ) Öbür dizinin de adını söylemeden önce Suho'nun dizisini yorumlamamak olmaz şimdi. Konusunu anlatmayayım ldsglkgşdlskgşl -üşendi-

The Univese's Star 6 bölümdü ve bu 6 bölüm gayet güzeldi. Her şey tadında ilerlemişti. Hani bazen 16 bölümlük diziler bile sıkar ya bizi,kendi kendimize deriz ''ben bunu bitiremeyeceğim sanırım'' diye. O duyguyu hiç yaşamamıştım. 6 bölümde çok yetersizlik hissi de yaşamamıştım sanırsam. Az ve özdü her şey. Anlatılmak istenen asıl noktalar verildiğinden güzel ilerlemişti.

Suho beklediğimden çok çok daha iyi bir iş çıkarmıştı. Genel hatlarıyla diziyi kız ilerletmişti diyebilirim ama Suho gerçekten iyiydi. Suho'yu gördüğümde genelde içimden bir gülerdim ben. çünkü hep aklıma yaptığı absürt şeyler gelirdi. (limon yerken yüzünün girdiği tuhaf şekiller falan sdgldkslşsklşsk) Ama bu diziyi izlerken hiç gelmemişti. Karşımda burnunu sevdiğinin burnuna sürten çok romantik bir erkek vardı. 

Ara ara kıskanıp umutsuzluğa da düştüm tabiki ''benim böyle bir erkek arkadaşım olmayacak'' , ''benim beğendiğim erkekler hiç bana bakmayacak'' , ''ben bunları hiç yaşayamacağım'' diye dkglskgldşs triplere de girdik sdkgdlşskgsşlk ne yapak dsşlgkskşl

Güzel öpüşmüştü Suho. Dudak değdirmece yapmamıştı. İleriye gitmeyecek şekilde güzel bir öpüşme sahnesi çekmişti. Beğenmiştim ben. 

neyse,biraz spo geliyor hazır olun,ya da burayı atlayın şsdlkglşs make your choice

Sonu beklediğim şekilde bitmemişti. Kötü son değil de ''yarım kalan mutluluk sonu'' olmuştu. Köpek ölünce üzüldüm. Kız da gidince üzüldüm. Suho,denizin kenarıyla oğluyla bir başına kaldı. Oğlunu öptü. Gözlerim falan dolmuştu o sahnede.

OFF


son bir şey daha diyorum sdglksld bence dizinin adı Woo Joo'nun Yıldızı olarak çevrilse daha iyi olurdu. Woo Joo dizide Suho'nun canlandırdığı karakterin adıydı. Yalnız şöyle bir şey var ki ; woojoo = universe = evren. ''Evrenin Yıldızı'' olmamış...çünkü genel olarak baktığımızda kaç tane yıldız var şimdi evrende. Ama Woo Joo'nun yıldızı tek bir tane <3

Öbür dizimize bakacak olursak -sonunda lşksdgks- o da Romance Full of Life . Başrolünde de çok sevdiğim Yoon Si Yoon oynuyor.





Yeppudaa'da her gördüğümde dikkatimi çeken bir kapağı var. 3 kez açıp bakmıştım sşlkgşlskdlsş artık onu da listeme aldım. İşlerimin az olduğu bir dönemde girişip tüm bölümleri bir seferde izlerim. Burda da yorumlarım.

Şimdi Three Color Fantasy dedik ya,her dizinin bir tane de rengi var. The Universe’s Star Beyaz, Romance Full of Life Yeşil ve Queen of the Ring de Altın rengi. Acaba söylenmek istenen bir mesaj mı var ? Mesela The Universe's Stardan hareketle söylüyorum, yıldızlar hep bizim gözümüzde beyaz olarak canlanır. Bu Queen Of The Ring dizimize göre de yüzük altın rengi. Bir mesaj var ortada lksdgşlskglşs üçüncü diziyi de izleyince çözerim belki :D

İsim Holmes klsdşlgkşlksd 
İsim Bond şldksşlgkslş



bu yazım buraya kadardı. Sonraki yazımda ''Closet Monster'' isimli eşcinsel filmini ele alacağım. Haberiniz olsun <3 öptüm herkesi